RİZE YAYLALARI
Yeşilin en güzel tonlarını
görebileceğiniz Rize yaylaları…
Üç yıldır
Karadeniz’e gitmek için kaç bilet iptal ettiğimi ben bile bilmiyorum. Zaman
zaman hava muhalefetleri, zaman zamansa da iş akışı nedeniyle seyahatimi hep
ertelemek zorunda kaldım. Ah ah neler kaçırmışım.
Daha önceden de Karadeniz’î ziyaret ettim ama bu kadar kapsamlı değildi. Daha çok turistik gezilerdi. Oralarda beni çeken bir şeyler olduğunu düşünüyordum hep gerçekten de haklıymışım.
Daha önceden de Karadeniz’î ziyaret ettim ama bu kadar kapsamlı değildi. Daha çok turistik gezilerdi. Oralarda beni çeken bir şeyler olduğunu düşünüyordum hep gerçekten de haklıymışım.
Baba tarafım Rize’lidir. 93
Harbi’nde ailem Boğaz’ın çıkış noktası Rumelifeneri’ne yerleşmiş ve savaş zamanında Atatürk’ün
silah arkadaşlarından biriymiş dedem. Hacı Yakup Ketenci. Takalar kumandanı
“Ketencioğlu” lakabı ile anılan Hacı Yakup Efendi, denizcilikte ustaymış ve
takalarının yanı sıra zamanla üç direkli bir gulete sahip olduktan sonra
Karadeniz limanları arasında ticaret yaparmış. O sıralarda başlayan 93 Rus Harbi
ile (1877 Rus Savaşı ) yaşanan büyük göçte Rize’den Rum nüfusu kalabalık olan Rumelifeneri
köyüne yerleşmişler.
Rus Savaşı sürerken Trakya kısmına Harbiye Nezareti Levazımat-ı Umumiye Reisi İsmail Hakkı Bey savaşın sürdürebilmesi için gerekli malzemelerin nakliyatının deniz yoluyla ve takalarla yapılmasını ister. Bu iş için en uygun isim ise denizcilerin saygı duyduğu, güvenilir bir kişi olan “Takalar Reisi “ Ketencioğlu Yakup Ağa’dır. Yani babamın büyük babası. 80 yaşını aşmış yakın çevresinde örgütlediği nakliyat işinde, dört oğluyla birlikte canını Türk Ordusunun zaferi uğruna feda etmiş. Savaş sırasında büyük yararlılıklar göstermiş hatta takalarıyla birlikte inanması güç ama denizaltı bile kovalamışlar adeta destan yazmışlar. Başka milletten olsa inanmam ama biz Türkler gerçekten vatanımız için her şeyi yaparız..
Rus Savaşı sürerken Trakya kısmına Harbiye Nezareti Levazımat-ı Umumiye Reisi İsmail Hakkı Bey savaşın sürdürebilmesi için gerekli malzemelerin nakliyatının deniz yoluyla ve takalarla yapılmasını ister. Bu iş için en uygun isim ise denizcilerin saygı duyduğu, güvenilir bir kişi olan “Takalar Reisi “ Ketencioğlu Yakup Ağa’dır. Yani babamın büyük babası. 80 yaşını aşmış yakın çevresinde örgütlediği nakliyat işinde, dört oğluyla birlikte canını Türk Ordusunun zaferi uğruna feda etmiş. Savaş sırasında büyük yararlılıklar göstermiş hatta takalarıyla birlikte inanması güç ama denizaltı bile kovalamışlar adeta destan yazmışlar. Başka milletten olsa inanmam ama biz Türkler gerçekten vatanımız için her şeyi yaparız..
Size
bahsettiklerim İbrahim Balcı’nın kitap yazmaya değer gördüğü dedemin kitabı.Eğer almak isterseniz de 2005 yılında yayımlanmış olan” Takalar Kumandanı
Ketencioğlu Hacı Yakup Ağa” adlı kitap. Emeği geçen herkese çok teşekkürler.
Hani yaşınız
ilerledikçe atalarınızı daha çok araştırırsınız ya. Benim için de öyle. Rize’den başlayarak bu seyahati Batum’a kadar devam ettirdim. Hayatımın en
güzel, en içten seyahatlerinden birisiydi. Tanımadığım kişilerin misafirperverliği
ve candanlığı nedeniyle, “istediğin kadar kalabilirsin” demeleri, yemek ikram
etmek istemeleri, daha saniyeler önce beni tanıdılar düşünün yani..''Sadece ben
de Rizeli’yim dedim hepsi bu kadar.'' Karadeniz insanı gerçekten de yüreğini
açar size kim olursanız olun. Biraz da gezdiğim yerlerden anlatmaya
başlayayım.
Sırt Yaylası
Uçaktan
indiğimde sabah 06.30‘du. Trabzon- Rize- Ardeşen arası arabayla ulaşım yaklaşık 1 saat.
Sırt Yaylası
Ardeşenden üç dört saatlik mesafede. Tam söyleyemiyorum çünkü yağmur yağdığı
için zorlu bir mücadele sonunda yaklaşık 4 saatin sonunda ulaşabildik. Belirli
bir noktaya kadar minibüslerle çıktık daha sonra da yoldan geçen kamyonetlerle
ulaşabildik. Ardeşenli trekking yapan bir grupla bir araya geldik ve çok
eğlenerek harika zaman geçirdik. Kimse birbirini tanımıyordu ama günün sonunda
dostluklar kurulmuştu bile. Çikolata ikram edenler, bisküvisini paylaşanlar,
kaynaktaki suyu gösterenler, resimlerimizi çekenler, önerilerde bulunanlar
derken İstanbul’a döndüm hala dostluklar devam ediyor, paylaşımlarsa
internetten, telefonlarla hala devam..
Yaylaya çıkmak
gerçekten de çok meşakkatliydi. Zaman zaman tek bir arabanın bile geçmesinin
çok zor olduğu yollardan, uçurumlara bakarak “içimden de tek bir parça olarak
evime döneyim diye” de dua etmiyor değildim. Ama ne zaman ki yaylaya çıktım
hayatımın en güzel manzaralarını orada gördüm. Yurt dışından da bu kadar güzel
manzaralara alışığım. İsviçre’yi karış karış gezdim ve Karadeniz’le neredeyse
aynı derim manzara olarak. Ama bizim onlar gibi medeni bir turizm beldesi
olmamız için biraz daha çaba sarf etmemiz ve emek harcamamız lazım. Lavabolar
hala ne yazık ki eski sistem. Biraz çağa adapte olmamız lazım.
Turizm’de en önemli şey, temizlik ve hijyen kurallarını yerine getirerek hizmet vermektir. Bir yere gittiğimde ilk dikkat ettiğim yer, lavabolarıdır. Hijyen’e dikkat etmeyen bir işletmenin başarılı olabileceğini düşünemeyenlerdenim. Bu konu açıldığında pek kendimi tutamıyorum ama bir turizmci olarak bu kadar güzel yerlerin yok edilmesine de karşıyım. Hatta bu konu ile ilgili yapılması ne gerekiyorsa da elimden geleni yapmaya hazırım. Yerel yönetimlerle iletişime geçmeye başladım bile…
Turizm’de en önemli şey, temizlik ve hijyen kurallarını yerine getirerek hizmet vermektir. Bir yere gittiğimde ilk dikkat ettiğim yer, lavabolarıdır. Hijyen’e dikkat etmeyen bir işletmenin başarılı olabileceğini düşünemeyenlerdenim. Bu konu açıldığında pek kendimi tutamıyorum ama bir turizmci olarak bu kadar güzel yerlerin yok edilmesine de karşıyım. Hatta bu konu ile ilgili yapılması ne gerekiyorsa da elimden geleni yapmaya hazırım. Yerel yönetimlerle iletişime geçmeye başladım bile…
30-40 hane
vardır bu yaylada. Tek bir bakkal, bir de camii var. Yazın gelenler kışın
aşağıdaki köylere iniyorlarmış. Çünkü burada kışın yaşam çok zor olur diye
düşünüyorum. Kar yolları kapatıyor ve en ufak yağmurda bile kapanan yollar kış
olunca geçit vermez.
Ağustos’un 27’nde bile biz zaman zaman üşüdük artık kışı siz düşünün.
Ağustos’un 27’nde bile biz zaman zaman üşüdük artık kışı siz düşünün.
Yeşillikler içinde keyifli dakikalar
geçirmeniz dileğiyle!
Yorumlar
Yorum Gönder