Mikro Herkülleri Duydunuz mu?
SEVİL DENİZ İLE DEVR-İ ALEM
Son
zamanlarda organik ürünleri araştırıyorum.
Her seferinden farklı bir ürün karşıma çıkıyor.
Mikro
Herküller duydunuz mu? Sizinle son zamanlarda her yerde karşıma çıkan bir ürünü
paylaşacağım. Belki sizin de ilginizi çekebilir.
www.dogaclama.com’un sahibi Gökçe Hanım
ile yaptığımız röportajı keyifle okumanız dileğiyle!
Gökçe Hanım kısaca
kendinizden bahseder misiniz?
Beni en iyi tanımlayan kelime sanırım
“merak”. Kendini geliştirmeye, okumaya,
öğrenmeye, keşfetmeye meraklı bir insanım. Bu sayede hayatta kendimle, hayatla,
insanlarla ilgili birçok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum.
İkinci kelimem de “fikir bulma aşığı” olmam.
Bu herhalde mesleğimden kaynaklanıyor ya da eski mesleğim mi demeliyim? Uzun
yıllar reklam sektöründe reklam yazarı olarak çalıştım, bir dönem dizilerde
senaristlik yaptım. Sonrasında kendi reklam ajansımı kurdum. Şu ana kadar
paramı sadece kafamın içindeki fikirlerden kazandım.
Türkiye’deki birçok ulusal ve uluslararası
markanın büyümesinde, değer kazanmasında benim bulduğum konseptlerin de katkısı
olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Şimdilerde ise tüm reklamcılık birikimimi ve
fikirlerimi kendi markam Doğaçlama ve Mikro Herküller için üretiyorum ve bu
beni çok heyecanlandırıyor. Eşim Şafak ve ailem en büyük destekçilerim, onlara
da teşekkür ediyorum.
Filiz tutkusu
ve bunu işe dönüştürme fikri nerden çıktı?
Bundan iki sene önce 16 senelik çalışma
hayatımın sonunda sabahları karın ağrısı ile uyanmaya başlamıştım. İşin
içinde bir akış yoktu, hep bir şeyleri zorluyordum. Ben de bu karın ağrısı ile
yaşamak yerine durup kendime sordum: “ne yapmak istiyorum, neye ihtiyacım var?”
diye. Aldığım cevap, “insanların hayatına değer katan markalar için çalışmak
zevkli evet ama insanların yaşamına değen ben olmak istiyorum! İnsanlara
faydalı olacak, güzel ürünler üretmek istiyorum” oldu.
Bu
bilgi ile düşünmeye başladım, ne yapabilirim diye. Gıda markaları için
çalışmayı her zaman çok sevmiştim. Bu yoldan gitmeye karar verdim. Zaten
sağlıklı yaşamaya ve beslenmeye “doğal” bir merakım da vardı. Seyrettiğim
programlar, okuduğum kitaplar, takip ettiğim bloglar, denediğim tariflerle
yıllar içinde fark etmeden bu konuda kendimi geliştirmiştim. Gıda endüstrisini
de bildiğimden mümkün olduğunca işlenmemiş, katkısız, organik yiyecekler
yiyordum. Faydalı olduğunu düşündüğüm her şeyi denemiştim. Spor da yaptığım
için beslenmeme dikkat ediyordum. Bir de baba tarafım Hataylı, anne tarafım
Yugoslav göçmeni. Evde zengin bir mutfak kültürü ile büyüdüm. Haliyle ağzımın
tadına düşkün olduğum için yapacağım işte lezzet de önemli bir faktör oldu.
Düşünme
sürecimde insanlara kendilerini iyi hissettirecek, sağlıklarına katkı
sağlayacak, gönül rahatlığı ile yiyebilecekleri, tadı da şahane olacak ne
sunabilirim diye araştırmaya başladım ve karşıma “filizlendirme” çıktı. Ve
tamam dedim işte bu!
Daha
önce filizlendirme yapmıştım, ne kadar faydalı olduklarını, lezzetlerini de
biliyordum, Filizlendirme emek ve zaman işi. Doğal ve sağlıklı beslenmek
isteyen birçok insan var, hatta bu insanlar çoğunlukla benim gibi kadınlar. Onların
da hayatlarında üstlendikleri birçok sorumluluk var, çocuk, eş, iş, ev gibi.
Zamanları çok kıymetli. O nedenle istedikleri besleyici, lezzetli ve doğal
gıdaları hazırlamak için bu emek ve zamanı harcamaya gönüllü oldum.
Doğaçlama
ve Mikro Herküller böyle doğdu.
“Doğaçlama”
adını hem doğanın sunduğu sağlıklı besinlerden bambaşka lezzetler ve şifalar
yaratmak istediğim hem de içimden gelene kucak açarak yaşamayı seçtiğim için
koydum. Katı kurallara göre yaşamak yerine spontane yaşamayı, esnek olmayı; ne yapıyorsak zorunluluktan değil sezgimize
güvenerek, iç sesimize kulak vererek yapmayı kıymetli
buluyorum. Sloganım da bu nedenle “İçinden geldiği gibi…”
Doğaçlama’nın
her iki anlamda da “doğamıza” uygun yaşamamıza katkıda bulunan; yükümüzü,
ağırlıklarımızı bıraktırıp hayatımıza spontanlık, oyun ve sürpriz katan bir
marka olması en büyük niyetim. Filizler dışında sunmak istediğim daha birçok
ürün ve güzel projelerim var, açıkcası kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. 7,5
aylık doğunca biraz sabırsız olabiliyor insanJ
Biraz da bu yolculuk insanlarla birlikte yoğurulacak diye düşünüyorum, o yüzden
herkesten gelecek her türlü geri bildirim, destek ve öneri benim için çok
kıymetli...
Filizleri sizden önce
kim bulmuş?
5000 yıldır birçok uygarlık filizlerin gücünden,
enerjisinden yararlanmış. Özellikle de Çinliler. İmparatorları Shen Nung
-kendisi klasik çin tıbbının mimarlarındandır- milattan önce 3. yüzyılda
filizleri insan doğasını destekleyen ve hastalıkları iyileştiren ilaçlar
arasında saymış. Aztekler ve Kuzey Amerika yerlilerinden Navajolar da
filizlendirmeye önem vermişler. Önce ilaç olarak kullanmışlar, sonra muhteşem
yemeklere dönüştürmüşler.
Biz
filizlenmiş patates soğanın zararlı olduğunu bilirdik. Şimdi filizlenmiş
bakliyatın çok faydalı, normaline göre daha sağlıklı olduğu söyleniyor. Nedir
bu işin doğrusu?
Bakliyat
ve tahılların filizlendirilmesi ile soğan ve patatesin filizlenmesi birbirinden
taban tabana zıt konular. Filizlendirince bu ufacık gözüken bakliyat ve tahıl tohumlarının içinde bir şenlik başlıyor. Biz su, sıcaklık, nem, havalandırma ve
karanlık bir ortam sağlayınca doğa
üzerine düşeni yapıyor. Hepsinin içindeki bereket tanrıçası uyanıyor. Her bir
tohumun lezzeti yoğunlaşıyor, güçlü aromalara ve zengin besin içeriklerine sahip oluyorlar. İçlerindeki vitaminler, mineraller, enzimler tavan yapıyor. Ayrıca filizlendirme ile kuru bakliyat ve tahıllarda bulunan fitik asitin zararlı etkisi de
ortadan kalkıyor. Fitik asit, tohumdaki vitamin, protein ve minerallerin emilimini
azaltan bir madde. Bu yüzden vücudumuz bakliyat ve tahılların faydalarından
yeterince yararlanamıyor. Filizlendirme ise bize çifte avantaj sağlıyor, daha
da yoğunlaşmış, mükemmel bir besin içeriğini vücudumuzda direkt ve kolayca
alıyoruz.
Aman Dikkat!
Fakat konu
patates ve soğana gelince işler değişiyor. Patatesin ve soğanın filizlenmesi
artık çürümeye başladıklarının bir göstergesi. Patateste toksik maddeler var.
Bu maddeler aslında patatesi böceklerden ya da ona zarar verebilecek diğer
şeylerden korumak için, normalde de çok yüksek miktarlarda değiller ama bizim
için tehlike oluşturabiliyorlar. Eğer patatesler düzgün saklanmazsa ya da zarar
görürlerse bu maddeler patatesi korumak adına yoğunlaşıyor, bu yoğunlaşma daha
çok kabukta oluyor. Kabuğunu soyarak bir miktar toksik maddeleri
azaltabiliyoruz ama filizlenmiş patateste yumruya da yayılmış olduğundan ne
kadar soyarsak soyalım yeterli olmayabiliyor ve zehirlenebiliyoruz.
Soğanın
da aynı şekilde filizlendiğinde yenmemesi gerekiyor. Fakat sarımsakta durum
farklı, filizlenmiş sarımsak tıpkı filizlenmiş bakliyat ve tahıllar gibi
oldukça faydalı. Filizlenen kısmında çok yararlı vitaminler ve enzimler var. Bu
arada pratik bir bilgi vereyim, patates ve soğanları ayrı ayrı saklayıp
bulundukları kaba ya da poşete bir yeşil elma koyarsanız filizlenmesini
engelleyebilirsiniz.
İşinizle
ilgili biraz bilgi verebilir misiniz bize?
Doğaçlama’nın
ilk ürünleri Mikro Herküller, organik bakliyat ve tahıllardan filizleri…
Şu anda 9
çeşit ürünümüz var: Organik nohut, yeşil mercimek, karabuğday, kırmızı
mercimek, buğday, maş fasulyesi, bezelye, barbunya ve karışık filiz.
İşe bu
filizlerle başladık. Hem araştırdıkça hem de yetiştirmeye başlayınca filizlere
olan sevgimiz ve hayranlığımız daha da arttı.
Onlara
"Mikro Herküller" diyoruz, çünkü hem ufacıklar hem de çok güçlüler.
Çok kısa yararlarından bahsetmem gerekirse filizler, yüksek alkali besinlerden.
Canlı olduklarından besin, vitamin, antioksidan ve enzim değerleri, kuru
bakliyat ve tahıl hallerine göre %800’e kadar artıyor. Kendi kendilerini
sindiren enzimlere sahipler dolayısıyla kolay hazmediliyorlar, tabir-i caizse
gaz yapmıyorlar, çünkü tohumdan filize dönüştüklerinde aslında sebzeye dönüşmüş
oluyorlar. Ete yakın miktarda protein içeriyorlar.
Mesela spor yapıyorsanız beslenmenize mutlaka ekleyin, farkı göreceksiniz. Lif
içerikleri de yoğun. Uzun süre tok tutuyorlar. Glisemik indeksleri ve
kalorileri çok düşüktür. Normal kuru bakliyatlara oranla 3-4 kat daha düşüktür
filizlerin kalori ve karbonhidrat değerleri, keza şeker ve yağ oranları da 7-8
kat daha azdır. Bu da Mikro Herkülleri diyet yapanlar ya da kilosuna dikkat
edenler için ideal besinler kategorisine sokuyor. Tabi sağlıklı olmalarının
yanında çok da lezzetliler!
Bu arada
parantez açıp şunu da söylemek isterim. Kelimelerin üzerimizdeki gücüne
inanıyorum. Mikro Herkülleri yetiştirirken Dr. Masaru Emoto’nun pirinçlerle
yaptığı deneyden ilham aldım. Çalışmanın videosunu www.dogaclama.com da
izleyebilirsiniz. Tohumların şifalarını daha da arttırması için filizlendirme
yaptığımız her kabın üzerine “Seni seviyorum. Sana teşekkür ederim!” yazdık.
Günde iki kere sularını değiştirirken de bu sözleri tekrarlıyoruz. Filizlerin
bu şekilde vücudumuza ekstra pozitif etki kazandıracağına güveniyoruz hem de
filizlere şükranlarımızı sunmuş oluyoruz. Paketlerimiz üzerindeki kalp içindeki “Seni
seviyorum. Sana teşekkür ederim!” yazısı da bu anlama geliyor.
Herküllerin üretimi nerede
yapılıyor?
Seramız
yok, topraksız sadece suyla üretim yapıyoruz. Belirli bir neme, sıcaklığa ve
havası özel olarak temizlenen kapalı ve kontrollü bir alanda üretim yapıyoruz,
yerimiz Şişli’de.
Mikro Herküllerini hedef
kitlesini öğrenebilir miyiz?
Bizim hem
bireysel hem de kurumsal müşterilerimiz var. Bireysel müşterilerimiz
İstanbul’da belirli Macro Center ve Carrefour Gurmelerde varız. Organik
dükkanlarda ve Cumartesi günleri kurulan Şişli’deki Feriköy Organik Pazar’daki
tezgahımızda da satışımız var. Hatta pazara gelen müşterilerimiz Mikro Herküllü
gözleme yeme şansına da sahip oluyor.
Kurumsal
müşterilerimiz yenilikçi lezzetlere açık restoranlar, cafeler, oteller,
catering firmaları, evlere hazır yemek, juice gönderen firmalar oluyor.
Türkiye’nin hemen her yerine gönderim yapabiliyoruz. İstanbul içinde özel motor
kurye kullanıyoruz. İstanbul’un uzak semtlerine ve şehir dışına ise kargo ile
özel soğuk tutan torbalarda, buz aküsü ile birlikte gönderim yapabiliyoruz.
İleriye yönelik planlarınız neler?
Filizlerden
çok şaşırtıcı ve lezzetli başka ürünler de yapmayı planlıyoruz bunlar şimdilik
sürpriz olsun. Ayrıca hem filizlerle hem
de sağlıklı beslenme ile ilgili bilgi birikimimi paylaşmak istediğim için
atölye çalışmaları ve etkinlikler yapmak niyetindeyim. Çocuklara yönelik
düşündüğümüz eğlenceli ve öğretici çalışmalar da var.
Ürünlerin raf ömrü ne
kadar?
Mikro Herküller buzdolabında +4’de 1 hafta,
derin dondurucuda -18’de 1 ay dayanıyorlar.
Mikro Herküllerin
sadece çiğ olarak mı tüketilmeleri gerekiyor?
Filizleri pişirerek de yiyebiliyorsunuz.
Çok kısa sürede piştikleri için besin değerlerinde çok fazla bir kayıp olmuyor.
Mikro Herkülleri, çiğ olarak
salatalarına katmayı sevenler var; buharda haşlayıp biraz zeytinyağı ve limonla
ara öğün gibi yiyen de; et, sebze yemeklerine ya da smoothie’lerinin içine
katan da. Filizlerle salatalardan
hamburgere, dip soslardan çorbalara kadar birçok yemek hazırlayabiliyorsunuz.
Çok besleyici ekmekler de yapabiliyorsunuz. Sebzeli ya da et dürümlere çok
yakışıyorlar. Filizler aynı zamanda hem spordan önce mideyi yormadan hem de
sonrasında protein kaynağı olarak yiyebileceğiniz şahane bir seçenek.
instagram hesabımız dogaclama_ de de sıklıkla tarif paylaşıyoruz.
Evde filizlendirme yapmak
isteyenler kendileri yapabilir mi?
Filizlendirmenin
olmazsa olmazları hijyen, uygun sıcaklık-nem, düzgün duruluma- süzme ve
depolama işlemidir. Biz öncelikle asla mutfakta filizlendirme
yapmamalarını söylüyoruz insanlara. Mutfak sanılanın aksine evin en pis alanı
çünkü. Öyle çok fazla gireni, çıkanı olmayan, hijyenik, karanlık, havadar bir
alan yaratmalısınız filizlendirme için. Filizlendirmeyi dikkatli yapmazsanız
kokusundan, tohumların yapış yapış, küflü halinden işlerin ters gittiğini
anlarsınız. Tohumların suyunu geç değiştirirseniz, suyunu yeterince iyi
süzmezseniz, hava sirkülasyonu olmayan kapalı bir dolaba koyarsanız, nem ve
sıcaklık fazla olursa, çok fazla tohumu çok küçük bir kapta filizlendirmeye
çalışırsanız sıkıntı olur, filizlenme düzgün olmaz, filizi küflendirebilir ya
da bakteri üremesine neden olabilirsiniz.
Bunlara
dikkat ettikten sonra şu şekilde filizlendirme yapabilirsiniz. Filizlendirmek
istediğiniz bakliyat ya da tahılı bir süzgeçte 8-12 saat suda bekletin.
Ardından tohumları tekrar bir sudan geçirip suyunu iyice süzün. Üzerini hafif
nemli bir tülbentle kapatın. Eğer süzgeçte değil de kavanozda filizlendirme
yapacaksanız kavanozun ağzında tülbent koyup baş aşağı çevirip hafif eğimli,
suların süzülmesine izin verecek şekilde koymalısınız. Kullandığınız süzgecin
ya da kavanozun tohumların büyümelerine izin verecek büyüklükte olmasına dikkat
edin. Günde 2 ya da 3 kere tohumların kuru ya da nemli olmasına bakarak tekrar
sudan geçirip süzme işlemini yapın. Filizlerin boyu 1,5- 2 cm olduğunda besin değerlerinin
maksimum olduğu zamandır. O zaman filizlendirme işlemini bitirmek gerekir. Yani
yaklaşık 2-3 gün içerisinde filizleriniz hazır olur. Filizleri ıslak değil
mümkün olduğunca kuru bir şekilde buzdolabına koymak gerekir. Buzdolabı
poşetinde ya da cam kavanozda saklayabilirsiniz.
Sevil Deniz
instagram
sevildeniz
Yorumlar
Yorum Gönder